Şenyürek, “Halk, yoksulluk ve adaletsizlik düzeninden çıkış için sandığı işaret etmektedir” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Giresun İl Başkanı Dr. Gökhan Şenyürek, Türkiye tarihinin en derin ekonomik ve siyasi krizlerinden birinin yaşandığını vurgulayarak; “Toplumun her kesimi nefes alamaz hale gelmiş, siyasal iktidar hukuksuzluğu, baskıyı, korkuyu ve kutuplaştırmayı yönetme aracı haline getirmiştir. Halk, bu yoksulluk ve adaletsizlik düzeninden çıkış için sandığı işaret etmektedir” dedi.
9 Mart’ta, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve görevli bürokratlara yönelik operasyonlarla zirveye ulaşan sürecin; aslında uzun süredir devam eden bir siyasi intikam ve yargı mühendisliği olduğunu kaydeden Şenyürek, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Bu ülkede muhalefet belediyeleri, iktidarın tahammülsüzlüğünün baş hedefidir. Seçimle kazanılamayan yerler, hukuksuz müdahalelerle geri alınmak istenmekte, yargının siyasallaşmış yapısı eliyle halkın iradesi yok sayılmaktadır. 19 Mart süreci; sadece birkaç kişiye değil, doğrudan demokrasiye, halkın oyuna ve anayasal düzene yapılmış organize bir müdahaledir. İktidar yalnızca siyasi rakiplerini değil, tüm toplumu hedef almaktadır. Çünkü halk, her geçen gün daha fazla yoksullaşmaktadır. Çünkü halk, adalete güvenini kaybetmiştir. Çünkü bu ülkede artık insanlar gelecek planı yapamamakta, sadece hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Emekliler pazarın yolunu unuttu, asgari ücret yıl ortası gelmeden eridi, halk kredi kartlarıyla borçlarını döndürmeye çalışıyor. Esnaf ne borcunu ödeyebiliyor ne de alacağını tahsil edebiliyor. Gençler işsizlik ve geleceksizlikle yurt dışına gitmenin yollarını arıyor.
Tüm bu sorunlara çözüm üretmesi gereken siyasi iktidar, gerçek sorunlardan kaçmakta; adaletsizlik, baskı ve kutuplaşma siyasetiyle iktidarını sürdürmeye çalışmaktadır.
Muhalif belediyeler yargı yoluyla kuşatılmakta, gazeteciler yazdıkları için yargılanmakta, avukatlar savundukları için tutuklanmakta, sanatçılar, öğrenciler ve yurttaşlar düşünceleri nedeniyle hedef gösterilmektedir.
Böylesine ağır bir kriz ortamında, iktidarın önceliği halkın yoksulluğunu gidermek değil, muhalefeti sindirmek olmuştur. Çünkü onlar için öncelikli olan, sarayın bekasıdır. Onlar için adalet, sadece kendi çıkarlarına hizmet ettiği sürece var. Onlar için halk, sadece seçim günü hatırlanacak birer rakamdan ibarettir.
Toplumun her kesimi nefes alamaz hale gelmiş, siyasal iktidar gerçek sorunlara çare bulmak yerine hukuksuzluğu, baskıyı, korkuyu ve kutuplaştırmayı yönetme aracı haline getirmiştir. Ancak bu karanlığın sürdürülemeyeceği ortadadır. Halk, bu yoksulluk ve adaletsizlik düzeninden çıkış için sandığı işaret etmektedir.”